Aylar: Ağustos 2007
çocukluk-anılar-şu an
Çocukluğumuz bize anılarımızı mı hatırlatır. Hep iyidir, farklıdır, heyecanlarla doludur değil mi?
Hemen hemen hepimiz hayatımızda en az bir kere keşke yeniden çocuk olsam deriz. Oysa farketmediğimiz şey şudur. Yaşımız kaç olursa olsun yaşamımız o zamanlarda kurulmuştur. Belli bir yaştan sonra ki özellikle 20’li yaşların ortalarından itibaren asıl öğrenme durur. Bunun farkında değilizdir ama aslında çocukken edindiğimiz korkuların, isteklerin,
ezikliklerin veyahut alışkanlıkların üzerine kuruludur hayatlarımız.
Demek istediğim şudur ki kendimizi tanıyıp özgürleşmek istiyorsak çocukluğumuzu karşımıza alıp bugün kişiliğimiz zannettiğimiz özelliklerimizin, alışkanlık ve şablonlarımızın kökenlerini bulup onlara teşekkür ederek yollarımızı ayırmalıyız.
Çocukluğumuzdan değil sakın ha…
…efkar kitabedir aşka demde okunur.
güneşim…
Gözler anlatır…
monolog / aşk, hücreler ve hayat
aşıksan mı
bu bir hücre meselesi
aklım reddetse, kalbim istemese
hücrelerime işlemiş artık
aşk buna karşılık gelecek kadar güçlü bir kelime değil
bir insandan uzak kalmak dayanılır bişeydir
kendisinden nasıl uzak kalsın insan
bu akıl mantık alacak bişey değil
bu sevgi ile aşkla izah edilecek bişey değil
buna kelime aramaya bile gerek yok
bu hayat meselesi
hayat iki nefes arası zamandır
biri ilk
biri son
arası teferruat
ilk nefesi farketmezsin
son nefes dikilir karşına
ve derki
artık senden vazgeçiyorum
insan bi kere ölür
bedenen
zannederiz ki yaşarken ölmek yoktur
son gördüğüm şeyin
hep onun gözleri olacağını düşünmüşümdür
hala inanıyorum en son onun gözlerini göreceğim
kim bakarsa baksın
onun gözleri ile bakıyor kim bakarsa baksın
gönül
düştüğü
yeri
yakar
mutsuz
kuş gibiyim
bir gün uçarsam
konacağım dal olur
tutayım diye uzattığın kolların