sen ne bilirsin ki

Nedir istediğin

kafeslediğin beni

hissettiğin nedir

nefesinden kestiğin…

 

bu dikliğin nedir

hiç eksilmeyen.

 

ve sen ne bilirsin ki…

 

yokluğun düştür…

her ana süzülmüş

belki bir çöküştür üstüme

belki hınçlı bir gülüş

 

istesemde koparamadığım

alınlara yazılı bir düşüş

 

uçabilsem göçerdim

kanatlarımla…

çırpmak yerine

sırtımda taşımak zorunda olduğum.

 

ve alıp veremediğin nedir benden

açlığını doyurmuş

bir lokma hasretten başka.

 

hem sen 

ne bilirsin ki…

bilsen uçardın topragına konmak için  

beni gömdügün

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir