Uçurtma uçuyordu yalnız
hiçbir yere giden bir yıldız gibi
kuyruğundayız.
yağmur saçına dokunduğu an ürperen bir rumeli güzeliydi
oynarken tınısıyla ezgilerin
rüzgarın kuruttuğu toprak kadar bereketli
dallarını yaratanına açmış
ağaçlar kadar ulu
o sanki hiç oturmayan
dört yanı oynak bir tanrı kulu
Her yerden binbir türlü ses geliyor. Bir sivrisinek sürüsünün içine dalmış ve daimi olarak orada ikamet edecek halimiz varmış gibi davranıyoruz. Birileri bizleri kulaklarımızdan yönetiyor. Farkında değiliz.
Hamasi laflar ediliyor her köşebaşında. Düşeş gelecekmiş gibi bekleşmedir sürüp gidiyor. Bir hayal bir umut… Yandık ki ne yandık…
Bu aralar eski zaman insanlarını birde bugünün adamcıklarını düşünüyorum. Öyle şeyler yaşıyoruz ki bir süre önce olur mu yakışır mı dediğimiz biçok şey her birimizin gündelik meşgalesi haline gelmiş. Kendi hayatını yaşamaktan anladığımız (genelden bahsediyorum) her bildiğini yapmak, gününü gün etmek gibi algılanır olmuş. Bakmayın 70’lik dedeler gibi konuştuğuma, bunun için başka türlü 70’liklerle haşır neşir olmaya da gerek yok 70 yaşında olmaya da…
Bir rol biçiliyor herkese… Ailesi tarafından, arkadaşları, işi, eşi vs… Güzel güzel bu rolü oynarken sorun yok. Gölge oyunu bu zaten. Oyunun güzelliği önemsiz. Oynayanlar gölge. Tabi karanlıkta yönetmen var. Yönetiyor. Ne zaman ki biraz senaryonun dışına çıkmak istersiniz o zaman başınıza gelmedik kalmaz. Kara kara düşünürsünüz. Umutsuzluklar, bunalımlar kimse beni sevmiyoooolar…
Oysa durup şöyle bir baksak. Bizi, aslımızı yaşayabilmek… Bir çizgi var. Siz çizginin bir tarafınızdasınız. Adına ömür denen bir pil ömrünüz var. Ve bu hiç bilmediğiniz bir zamanlama ile işleyen bir düzen. Siz isteyin istemeyin sizin elinizde değil bu zamanı tayin etmeniz. Demek istediğim; bu çizginin bir tarafında canlısınız, bir tarafında ölü…
Ve bu bir an meselesi. Bir bedenle, canlı arasındaki fark kadar yaşıyorsunuz. Peki ne için? Birileri beğensin, birileri takdir etsin, birileri üzülmesin… Siz neresindesiniz kendi hayatınızın. Sizi aslınıza döndürecek olana ne kadar direnebilirsiniz. Direnmenin kime ne faydası var? Neden bekliyorsunuz?
hani sen geri adım atmazsın ya
yine de tüm tabelalarını çevirdim yolların
bir ümit bir keskin dönüş
gelir mi karanlıkların içinden sıcak bir gülüş
kısılmış tek çizgi gibi gözlerin
aralar mı geceyi
bilmem…
sen gel en iyisi olduğun yer durağından
olduğum durağa
yolcusu sen bir vagon gibi
kıvrımlı raylarından
“dark” expresinin…