Aylar: Haziran 2010
UÇ-SUZ
uç eğer konmak istiyorsan
gönlü derya, gönlü deniz sevdasına
uçsuz bucaksız hasretinin
özdeyiş
okan murat öztürk – sevsem öldürürler sevmesem öldüm
için dışın vardır sözün
aklını alır yollar gidersin başın
sen nasıl seversin dilber toprağın aşın
yapma etme derler
sev gitme derler
uç düşme derler
dinle güzel gelin.
kokun yağar üstüme
gözün sanki bir hançer
bakışın dağlar
yürekleri
sazın söyler
güzel sen bir düş hele bağrına korların
güzel sen gel hele baş ucuna hazanların
güzel sen sevsen nedir ya sevmesen
al hele yazmanı güzel
peşi sıra koş hayallerin.
güzel gel hele
gönül dağın ardına
güzel gel hele
beşiğinde uyuyan cennete…
kısa bir ara
arada bir yerde
sıratta
anlamsız bir suratta
ortada…
bazen dipsiz bir kuyuda.
beklerken uyanmayı
vermek gerek kısa bir ara
Uyan artık
Kafanı gömdüğün yer kum değil, arkası tepkisizliğin. Sen gününü kurtarmak ile uğraşırken gamsız, akbabalar didikliyor varlığını memleketin.
3 kuruşluk payeler, sülüklere verilen koltuklar için paralarken şerefini kimi deyyuslar, sen akşamdan kalma sabahlarda homurdan dur.
Belki bir gün anlarsın sana verilen kıymeti şanslıysan eğer ve belki bir gün aklına gelir şahsiyetin. Toprağa serilen çiçekler, yapraklar değil evlatları anaların, sen uyurken nöbet tutan fidanlardır, devekuşu.!
Buseler, Memetler, Aliler düşerken toprağa tepkisiz kalanların düşeceği yer; kerhanesidir soysuzluğun, sopsuzluğun.
Ayfonundan bir meyilde askerine at şükranla, indir bir vatan türküsü de belki kanın kaynar, hissedersin damarından akanın aslını.
feysbukundan bir ses ver de belki biri görür de hisseder yalnız olmadığını.
Bir gün bir şehit mezarına uğra da kiçinetten çıkıp, bir ananın gözyaşı akar vicdanına da belki hissedersin haysiyetini.
Vatan evladı!
Uyan!
Onun bunun çocuğu olma Kemal’in emanet ettiği Türk genci ol!