Sevgili dostum beni duyuyormusun?
Biraz önce yanımdan bir tanesi daha geçti. O kadar inandırıcıydı ki kendimi az daha onun acımasız kollarına kaptıracaktım. Tarif edilemez bir renk cümbüşüne teğet geçtim. Daha öncekilerden farklıydı. Sanki benim için gönderilmiş gibiydi. Neyse ki düşmedim tuzağına…
Daha ne kadar sürecek bu kaçışlar? Sen gittin gideli buraların tadı kaçtı. Her yer çok karanlık. Eskisi gibi hareketli değil buralar. Bir ben varım bir de taş yığınları.. Geçenler de garip maskeler takmış,sırtlarında kocaman bidonlar olan birileri dolaşıyordu buralarda. Harabeyi didik didik ettiler sanki bir şey arıyorlardı. Ne hakları var yüzlerce yıl süren uykusundan uyandırmaya ahşap harabeyi.. Dedim ya tadı kaçtı buraların..
Neyden bahsediyordum? Tamam hatırladım. İzin vermeyeceğim onların beni de buradan koparmasına! O kadar canlı görünüyorlar ki. Onlara kapılanların hepsi senin gibi bir daha geri dönmediler. Ben de cevap gelmeyeceğini bilmeme rağmen sana seslenmekten bıkmıyorum. Çok özledim seni dostum ne vardı kendini kaptıracak o sahte ışıklara..
Giderek kirleniyor buralar. Nefes alamadığımı hissediyorum. Bazen canıma tak ediyor terk-i diyar edeyim diyorum. Bilirsin akıntıya karşı yüzmek çok zor.
Artık eskisi kadar da güçlü değilim. Bu kovuktan kurtulmak eskisi kadar da kolay değil.
Birisi daha geliyor. İstemiyorum. Sonuna kadar da direneceğim. Alınma ama sana da hiç yakıştıramadım. Bu tuzağa düşmene akıl sır erdiremiyorum.. Biliyorsun hep aynı oyunu oynarlar.. Birden çıkarlar karşına; ihtişamlı renkleri, davetkar bakışları, o inanılmaz vücutları seni çağırır. Sen farkına varana kadar neredeyse düşmüşsündür kucağına. O anda işin bitmiştir. Ya da benim gibi şanslısındır. Yırtarsın paçanı birkaç kez.. Seni uzaklara çağırırlar, ışığa doğru.. Ben direnmeyi seçiyorum. Ama bu o kadar güzel ki…
Baksana nasılda gülümsüyor. Diğerlerine hiç benzemiyor. Bende kaptırsam kendimi senin yanına getirir mi beni? Merak etmiyor da değilim. Sen hep anlatırdın büyülü bir dünyadır orası her taraf aydınlıktır, yoklar varolur diye.. Zaten bu karanlık ta bunalttı beni.. İşte yine geliyor. Beni çağırıyor. O çok güzel dostum!
Acı çekme ihtimalimde var biliyorum. Ama bu güzellik için değmez mi? Hep aç gözlülüğümüzden zannederler ya onlara düşkünlüğümüzü bilmezler onların ne kadar zor bulunduğunu, ne yaparsan yap gözlerini alamazsın ondan bilmezler.
Her hareketi ayrı güzeldir. Onlar varken bulanıklaşır her taraf.
Bu çok farklı…
Yanına gidiyorum.
-Merhaba!
Ses yok.
-Merhaba ben…
Hala çok güzel ah birde konuşsa.
-Çok güzelsiniz!
Bak hareket etti. Beni çağırıyor yukarıya doğru.
-Beni mi çağırıyorsun?
Etrafıma bakıyorum kimse de yok! Ne kadar da farklı görünüyor. Evet evet bana gülümsedi. Bu sefer gideceğim.
Bana yaklaşıyor. Gözleri beni büyülüyor. Kalbim hızla çarpmaya başladı yerinden fırlayacak kadar.
O dudaklar beni davet ediyor. Uzanıyorum. Öpmek için bir hamle yapıyorum kendisini geri çekti. İstemiyor galiba…
Yooo…
Tekrar geliyor. Bu sefer olacak gibi. İnanamıyorum.
Onu öpüyorum..
Bu da nee!
Canım yanıyor.
-Bırak beni.. Neden kızdın şimdi?
Acaba yanlış mı anladım.
-Bırak canım yanıyor. Gelmekten vazgeçtim.
Ne kadar da soğuk! Hiç canlıya benzemiyor. Yukarı doğru çekiliyoruz ikimizde.. Bizi çeken her neyse çok güçlü. Artık dayanamayacağım bu acıya..O neden hiç tepki vermiyor? İşte ışık. Buralar ısınmaya başladı. Çok bulanık. Etrafımda bir şeyler dolaşıyor. Çıkıyoruz….
Nefes alamıyorum! Kurtulmalıyım buradan yoksa… Bir şey izin vermiyor çırpınmama bizi ayıracak sanırım. Evet kurtulacağım galiba.. Nefes alamıyorum. Dayanamayacağım neden bırakmıyor beni? Gözlerim, gözlerim.. Göremiyorum. Uykum geldi.
Neden yaptı acaba bana bunu.. Oysa ben ona….
Ben sadece kendi sularım da yüzüyordum. Beni neden denizimden ayırdı..
Neden benim gibi yalnız bir balığın hayatını sonlandırıyor.. Ben sadece sevmiştim ya onu.
Sende buradasın.. Çok şükür dostum seni görmek o kadar güzel ki..
Sensin dostum!
Anlatırdın ya aşk bu ya hiçbir şey değişmez ya da sudan çıkmış balık olursun sadece…
2004-Bursa